4 Temmuz 2009 Cumartesi

OYUN VE OYUNCAK ÜZERĐNE - I
Mustafa ERGÜN
Oyun nedir?
Çocuğun, insanın ve hattâ tüm canlıların hayatında büyük bir yer tutan "oyun"un ne olduğu
konusunda henüz kesin bir sonuca, herkesin kabul ettiği ortak bir tanıma varılamamıstır. John
Dewey oyunu, sonuç gözetilmeyen bilinçsiz davranıslar olarak nitelerken; Huizinga bunu,
isteyerek ve kurallı olarak belli bir zaman ve mekânda yapılan faaliyetler alarak tanımlıyor.
Spencer'in gözünde gerekli olmayan artık enerjilerin atılması görünümünü alan oyun;
Eibesfeldt'te çıraklığın aktif bir sekli, Groos'da hayatın daha sonraki safhalarına hazırlık,
Mitchell ve Mason'da insanın kendini ifade etmesi, Gulick'de de yapılması istenilenin
yapılması seklinde tanımlanıyor.
Oyunun en önemli olan ana unsurları Patrick'in tanımında yer alıyor: özgürce ve
kendiliğinden yapılan faaliyetler. James ve Mc Daugall ise oyunun içgüdüsel tepi ve dürtülere
dayandığını söylüyorlar ki, oyunun çocuklukta bir içgüdü mü, bir eğilim mi veya baska bir
sey mi olduğu henüz çözümlenememistir.
Eğitim tarihinde oyuna verilen önem
Bütün eski toplumlarda beden eğitimini esas alan çok çesitli oyunların oynandığını tarih
kitapları yazmaktadırlar. Daha sonraki birçok pedagogların eserlerinde doğrudan veya dolaylı
olarak oyunun eğitimdeki önemi ve yararlarına değinilmistir.
Platon'un "Devlet"i çocuk eğitiminde 3-7 yaslar arasını 'oyun ve masal devresi' olarak
ayırmaktadır. Aristoteles de bes yasına kadar çocukların öğretim ve çalısmaya
sokulmamalarını belirtmekte, bu devrede çocukların daha sonra olacakları seyi taklit
cinsinden oyunlar oynamalarını önermektedir.
F. Rabelais, "Gargantua"sında çocuğun yalnız teorik bilgilerle eğitilmesini uygun bulmaz;
sabah derslerinden sonra basta jimnastik olmak üzere her türlü oyunla mesgul edilmesini ister.
J. Locke ise, derslerin daha verimi olabilmesi için oyun içgüdülerinden faydalanılmasını
istemektedir. Fenelon da okumanın, eğitimin oynayarak da yapılabileceğini vurgulamakta;
sıkıcı, kupkuru teorik öğretimden kurtulmak için oyunlu ve eğlenceli bir eğitim tavsiye
edilmektedir.
Eğitimde hürriyet ilkesinin en büyük savunucusu Rousseau ise, tabiat içimde eğitime
terkettiği Emile'in önce duyu organlarının eğitilmesi gerektiğini belirtiyor ve bunun da oyunla
olacağını yazıyor. Okulların ders programlarına oyun, yüzme ve jimnastik faaliyetlerini ders
olarak sokan ilk pedagog ise Alman proteston rahibi Basedow’dur. "Çocuklarla oyun
oynamayı bilmeyenlerin eğitici de olamayacaklarını savunan Salzmann ise, her günün
öğleden sonrasını oyun ve jimnastiklere ayırdığı gibi, Pazar günlerini de 'Oyun günü' olarak
belirlemisti. Pestalozzi'de ise oyun, çocuğu gerçek hayata bağlayan, onun yasayısını doğalolarak ortaya koyan bir ortamıdır. Schiller oyunu, birikmis fazla enerjilerin harcanması,
tüketimi olarak gören enerjitizm teorilerine karsı çıkarak; oyunu yetilerin uygunluğu,
eğilimlerin ahengi, duyguların özgürlüğü olarak tanımlıyor.
Oyunu bir eğitim aracı haline getiren, Çocuk Bahçelerinin kurucusu Fröbel, çocuk oyunlarını
insan hayatının çekirdeği olarak görüyor, insanların derinlerde olan en iyi yeteneklerinin oyun
yolu ile kendini gösterdiğini iddia ediyordu. Fröbel bu alanda yalnız teorik görüsler ileri
sürmekle kalmamıs, bunları, kurduğu Çocuk Balhçelerinde de bizzat uygulamıstır. Fröbel
metodunun gelistiricisi olan Montessori'de, dünyanın her tarafına yaydığı Montessori
okullarında önceden seçilmis oyun malzemeleri içinde çocuğun hür gelisimini sağlamayı
amaçlamıstır.
Bu alanda Adler, çocuk oyunlarının karakter eğitiminde kendini ortaya koymada yararlı
olduğunu vurgularken, Dr. Decroly de arızalı, problemli çocukların eğitimleri ve bu arada
oyunları üzerinde durmustur.
Kimler oyun oynar?
Genel anlamda her canlı oyun oynar. Çağdas gözlemler hayvanların, belki insanlardan daha
zengin, çok çesitli bir oyun faaliyeti içinde olduğunu göstermektedir. Kediler, köpekler,
kuzular, danalar, kuslar gibi yakın çevre hayvanlarının oyunları her insan tarafından
gözlenebilir, hatta insanlar bu oyunlarda onlara katılırlar da! Yunus balıklarının, maymunların
vs. oyunları da hayvanat bahçelerinde ve bunlarla ilgili her filmde sergilenmektedir. Bunların
dısında -eğer insan sabırlı olup, dikkatlice gözlerse- her hayvanın, böceklerin oyun
oynadıklarını farkedecektir. Canlılar içinde insan da en çok ve en çesitli oyun oynayan bir
türdür.
Oyun her yasta oynanır, doğumdan ölüme kadar! Ama bütün özelliklerini içinde bulunduran
gerçek oyunlar çocukluk dönemlerinde oynanır. Çocukluk dönemi hep oyun demektir. Yas
büyüdükçe canlının hayatında oyunun oranı azalır, çesitleri değisir, özelikleri kaybolur. Belli
bir yastan sonra oynanan oyunlar alabildiğine kurallasmıs, sınırları daralmıs, yaratıcılığı ve
heyecanı azalmıs, vakit geçirme faaliyetleri olurlar. Gerçek oyun, çocukluk devresinde
oynanır. Hayvanların da bir çocukluk dönemleri vardır ve hayvanlar dünyasında da gerçek
oyunu yavrular oynar. Yavrular büyükleri ısrarla oyuna çağırırlar, oyuna katmaya çalısırlar;
onlar istemese, ısırsa, vursa bile!
Canlılar içinde en uzun çocukluk dönemine sahip olanlardan biri, insandır. Çocuklar, yıllarca
süren bu çocukluk dönemlerinde, binlerce 8-9 saatlik günlerde ne yaparlar? Özellikle okul
öncesi dönemde, altı yıl, 2000 günden fazla zamanda ne yaparlar? Oyun oynarlar! Evde,
bahçede, kırda, yolda, parklarda, yuvalarda; tek baslarına, arkadaslarıyla, anne - babasıyla,
kediyle, köpekle, tasla, toprakla, oyuncakla oyun oynarlar. Eğer engel olunmazsa, sağlıklı
çocuklar hayatlarının ilk altı yılında 15.000 saat oyun oynarlar. Okul çağında ise teneffüs zili
çaldığında, çocuklar nefes almadan oyun oynarlar; okul dağılımında eve kitaplarını bırakıp
oyuna kaçarlar, ekmeği yemeği unuturlar. Çocuklar öylesine oyun dünyasına dalarlar ki annebabalar
onları sınırlandırmak, zorla yemek yedirmek zorunda kalırlar.
Problemli çocuklar da diğer çocuklar gibi oyun oynamak isterler. Bedenî, ruhî, zihnî ve sosyal
gelisimleri için, onlar da sağlıklı çocuklar gibi yeterli derecede oyun oynamalıdırlar. Onlar da
basarı ve basarısızlığın tehlike ve tecrübelerine muhtaçtırlar. Bazı anne-babaların yaptıkları
gibi, sakat ve problemli çocukları her türlü tehlike ve hayal kırıcı seylerden uzak tutma çabaları yanlıstır. Onlar da "hallerine bakmadan" oynamalıdırlar. Hattâ onlar sağlıklı
çocuklarla beraber oynamaya tesvik edilmelidirler. Bu tür oyunlardan tenezzül görünümlü
merhamet değil, karsılıklı beğeni, hosgörü, yardımlasma ve dostluklar gelisir.
Her çocuk oyun oynar, ancak gözden ırak tutulmaması gereken, oynanan oyunların yasa göre
değistiği olgusudur.
Oyun çesitleri
Çocukların oyunda gösterdikleri çesitlilik hiç bir hayvan yavrusunda yoktur. Her ortamda, her
durumda, her türlü malzeme ile çocuklar akla - hayale gelmedik oyumlar çıkarırlar. Eldeki
imkânlar ve hayalgücü ile çocuk durmadan yeni senaryolar düzenler, tasarladığı senaryoyu en
içten duygularla oynar. Hayvan yavruları hep kendileri olarak oyun oynadıkları halde,
çocukların oynayamayacakları rol yoktur; her cinsi, her mesleği, her yastaki insanı, her türlü
hayvan ve esya rolünü rahatça oynayabilirler. Tas, ağaç, günes, yıldız rolü bile oynayabilirler,
ama her seyin farkımda olarak. Bir çocuk ahçıbası olup ayakkabılar içinde yemek pisiriyor,
sonra onu terlikler içinde servis yapıyorsa; bir çocuk köprü seklinde bükülüp bir baskası onun
altından su alarak akıyorsa, apıs arasına aldığı bir değneği bazen at, bazen taksi, bazen de
uzay aracı gibi kullanabiliyorsa... çocuk herseyin farkındadır, gerçeğin ne olduğunu çok iyi
bilmektedir. Ancak onlar büyüklerden çok çok daha yetenekli, onlardan daha orijinal bulusları
olan, dünyaya onlardan daha egemen tiyatro oyuncusudurlar. Hiç bir seyirciye ihtiyaç
duymadan, alkıs beklemeden, istedikleri sahne ve dekorla, her seyi oyuncağa dönüstürerek
oyun oynayabilirler.
Oyunlar en bastan, tek tek oynanan oyunlar ve grup oyunları diye ikiye ayrılır. Oyun en iyi,
en içten, kendisi için, gösteri sekline bürünmemis olarak yalnız basına oynanır. Çocuk kendi
oyununa dalıp gittiğinde anne - baba ona müdahale eder veya ilgilenirse, bu çabucak bir
gösteri biçimine dönüsür. Ama sosyal hayata geçis için, çocuğun baska insanlar olduğunu da
anlaması, onlarla kendini kıyaslaması, onların haklarına saygı göstermesi, yardımlasmayı,
dostluğu anlaması için grup oyunları da çok gereklidir.
Ancak bugünün tek çocuklu aileleri, çocuk parklarının çocukları tek baslarına oynamaya iten
bazı öğeleri, okul öncesi eğitim kurumlarına ve okul hayatına kadar çocukların grup
oyunlarını engellemektedir.
Oyunların büyük bir kısmı oyuncaklarla oynanır. Ama çocuğun yatmak, kosmak, sıçramak,
çesitli beden sekilleri ve hareketleri yapmak seklinde oyuncaksız oynadığı oyunlar da vardır.
Ancak bu ikinci grup oyunlar, büyük oranda çocuğun bedenî gelıisimine bağlıdır.
Çocuk oyunları amaçlarına göre bir sınıflandırmaya tâbi tutulursa bedensel gelisim oyunları,
zihni gelisim oyunları ve hos vakit geçirme oyunları olarak sınıflandırılabilir. Ancak çocuk
oyunlarının dinlenmek, hos vakit geçirmek için mi olduğu süpheli ve tartısmalıdır.
Oyunun bir parçası olarak "oyuncak" ve "oyun malzemeleri"
Günümüzde oyuncak oyuna iyice egemen olmustur. Çevresiyle bir anlasma bir uzlasma
olarak gördüğümüz oyunda çocuk, çevresindeki her seyi oyuncak olarak kullanabilir. Tas,
toprak, ağaçlar, tava, tencere vs. her sey; giyinme, yemek yeme, otobüse binme ve seyahat
etme, yatma, uyuma ve hattâ son zamanlarda televizyondaki dizileri taklit ederek ameliyat
dönüsebilmektedir.
Çocuk yakın çevresindeki her seyi oyuncak olarak kullanabildiğine göre, bu çevreyi
düzenlemek çok önemlidir. Eskiden çocuğun çevresi onun için daha kolay anlasılabilir ve
tehlikesiz idi. Çocuk küçük yastan itibaren yetiskinlerin çalısmalarına katılır, yetiskin islerinin
çoğunu minyatürlestirip oyun sekline dönüstürerek yapabilirdi de! Oysa bugün çevre tehlikeli
ve anlasılamaz olmaktadır. Çocuk annesinin yanına oturup çamasır yıkayamamakta, onları
serip kurutamamakta; camasır makinasina atılan kirlilerin öbür taraftan temiz ve kurumus
olarak çıktığını görmektedir. Çocuğun çamasır makinasına yaklasması tehlikeli
görüldüğünden, çocuk bu olguyu yalnızca anlamadan seyretmekte, oyun olarak taklit edecek
bir sey bulamamaktadır. Artık çocuk ateste parmağını yakamamakta, atese yaklasırsa
cereyana çarpılmakta veya gaz patlaması olmaktadır.
Üstelik iyice hapsedilmis oldukları ev içinde anne - babalar çocukların ayak altında
dolasmamalarını tenbih etmekte, elektrikli ev âletleri, havagazı, tüpgaz, büyük mobilyalar
çocukların ev içindeki çevresini onlar için tehlikeli bir hale getirmekte, ev içindeki oyunları
devamlı sınırlandırılmakta, hattâ oyun odaları ve kafesleri içinde korunmaya alınmaktadırlar.
Büyük kentlerde ise cadde ve sokaklardaki kargasa, oyun alanlarının olmayısı çocuğun genis
çevresindeki çok önemli problemler olarak ortaya çıkmaktadır.
Çocuğun yakın çevresi, ona oyun imkânları sağlayacak çesitli malzeme ve esyalarla dolu
olmalıdır. Büyükler için değersiz olan bos ambalaj kutuları, insaat artıkları, dükkân ve
tamirhane süprüntüleri çocuklar için çok ilgi çekicidir. Đnsaat yerleri ve evde kırık-döküklerin
doldurulduğu kutular çocuklar üzerinde sihirli bir çekme gücüne sahiptir.
Çocuklar oyunlarını değistirecek ve zenginlestirecek seyler pesindedirler. Masaların altları
mağara olarak kullanılabildiği gibi, eski kahve değirmenini de film makinası olarak rahatça
kullanmaktadır.
Çocuklar, bizim ise yaramaz diye attığımız her malzeme üzerinde birçok oyun kurguları
gelistirebilirler. Çünkü onlarda genis bir hayalgücü ve bulus bolluğu vardır. Çocuklarda
yaratıcılık gücü en çok bu sekilde gelisir.
Anne - babalar çocukları, bazı malzemelerle oynamalarında ve eskitmelerinde serbest
bırakmalıdırlar. Büyüklere eski, ise yaramaz görünen seyler çocuk odalarında çocuğun uzun
zaman vazgeçemeyeceği bir oyuncak olurlar. Oysa yeni alınan bazı fabrika oyuncakları
çocuklara hiç bir oyun kurgusu ilham etmez ve itibar görmez.
Oyun malzemeleri için en önemli kaynak, ev islerinin artıklarıdır. Ambalaj kutuları, kese
kâğıtları, küçük torbalar, sigara, kibrit, seker kutuları, plastik bardaklar, çamasır leğenleri,
teneke ve plastik kutular, vidalı kapaklı siseler, fileler vs... Çocuk bir ayakkabı kutusunu hem
garaj, hem de bebek karyolası olarak, kese kâğıtları sapka ve maske olarak, çok büyük karton
kutuları ev olarak vs. kullanabilir. Bu malzemeler içinde çocuk kendi oyun dünyasını
kurabilir. Eski giyim esyaları, atılacak büyük ve küçük kumas-bez parçaları, eski radyolar,
gramofonlar, teypler vs diğer ev esyaları çocukların söküp - takma, hattâ uzay istasyonu
kurma çalısmalarında çok ise yararlar. Bırakın eski daktilo ile çocuk yazı yazsın, eski saatleri,
kasıkları, kepçeleri, elekleri, posta zarflarını, pasta kalıplarını, resimli dergileri, katalogları,
gazeteleri bırakınız çocuklar oyun malzemesi yapsın! Resimler, harfler kesip yapıstırsınlar,
oyun oynasınlar, resim kitabı yapsınlar! Eski zarflar ve kartpostallarla ev-içi posta ağını
çocuklara!..
Çocuk evdeki her malzemeyi, kendi oyun kurgusu içinde oyuncak haline getirebilir. Tavatencereler
gürültü ve ritm müzik âletleri olabilirler. Koltuklar, tabureler... çocuk gözünde ev
bir uçak kabinine veya bir gemi içine dönüseblir.
Çocukların oyun sevinçlerini boğmaktan, sık sık ve gereksiz yasaklamalar yapmaktan
mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır.
Đnsaat yerlerinin artıkları, ev badanalarında ve ev tasınmalarında çıkan artıklar çocuklara
binlerce oyun malzemesi verirler. Tehlikeli ve yasak ilân edilen insaat alanları çocuklar için
çok çekici ve ideal oyun alanlarıdır. Ama gene yasak kalmalıdır.
Tamir atelyeleri, basımevleri, ciltevleri, terziler vs... çocuklara binlerce oyun malzemesi ve
oyun imkânı sunarlar. Çocuk bahçeleri bu yönden çok fakirdir. Çocuk parklarında da bir kaç
demir binecekten baska bir sey yoktur. Park ve bahçeleri, çocuklara oyun imkânları sunacak
tehlikesiz ve temiz bazı ıvır - zıvırlarla doldurmalıdır. Böylece oralar bir kat daha
nes'elenecektir.
Yukarıda sayılan seyler oyuncak değil, oyun malzemesidirler. Ancak çocukların hayalgüçleri
ve buluslarıyla oyuna katılabilirler. Bunların dısında bir de salt oyun için hazırlanan
oyuncaklar vardır.
Oyuncak, yetiskinler tarafından hazırlanan, çocuk oyunlarına yardımcı almak için hazırlanmıs
ve ana islevi çocuğu oynatmak olan oyun malzemeleridir. Đlk defa XVI. yüzyılda ortaya
çıkmıstır. Önce evlerde bez bebekler, toplar vs. hazırlamak seklinde baslamıs, daha sonra bu
isle ilgilenen ustaların uğraslariyla oyuncak atölyelerinde bez, tahta, demir ve tel esasına
dayalı hızlı bir çalısmaya geçilmistir. En nihayet bu is de fabrikalasmıs, özelllikle oyuncak
sanayiine sınırsız sekil, renk ve özellikle sertlik - yumusaklık verilebilen plastiğin
girmesinden sonra, bu dalda da seri üretime geçilmistir. Son zamanlarda oyuncak teknolojisi
alabildiğine gelismektedir. Ama bu salt çekicilik ve teknik esaslar üzerine dayanmakta; çocuk
psikolojisi ve pedagojik veriler gözden uzak tutulmaktadır.
Oyuncaklar, genellikle yetiskien insanların kullandıkları esyaların minyatürlestirilmis seklidir.
Bisikletler, arabalar, atlar, bebekler, telefonlar vs... hep gerçek hayatta büyükleri olan
seylerdir. Burada çocuk bir minyatür insan olarak görülmekte, büyüklerin yaptığı her hareketi
küçüklerin taklit etmesini sağlayacak oyuncaklar yapılmaktadır. Bu oyuncaklar bazan
karikatür biçimi kaba hatlarıyla yapılabildiği gibi, bazan en ince ayrıntılarına kadar
islenmekte, genellikle de mekanik yoldan hareketlendirilmektedir. Yayı kurularak hareket
ettirilen oyuncaklar, yatırınca gözlerini kapatan, karnına basınca ağlayan, uzaktan hava
sisirmesiyle çesitli hareketler yapan plastik canlılar. Son zamanlarda oyuncak sanayiinde bir
enerji kaynağı olarak elektrikten de faydalanılmaya baslanmıstır.
Bakıs açılarına göre çesitli oyuncak sınıflandırmaları vardır. Büyük ve küçük kas gelisimini
sağlayan oyuncaklar, yaratıcılık ve hayalgücünü gelistiren, sanat ve el islerini gelistiren,
anlama - kavrama gücünü gelistiren oyuncaklar, dans ve müzik oyuncakları, evcilik
oyuncakları vs...
Bir baska açıdan (Roger Coillois) ok ve kılıçtan tank ve makinaya kadar uzanan savas
oyuncakları; zar, tombala vs. ye dayanan sans oyuncakları; bebekler, maskeleri, çok çesitli
kıyafetleri içine alan taklit oyunları ve son bir grup olarak da kızak, salıncak, atlı karınca gibi
-aynı zamanda da tehlikeli olan- heyecan oyunları.
Bir baska sınıflama oyunu hareket, deneme ve rol oyunları olarak alıp, oyuncakları da bu
oyunlara göre gruplandırmaktadır.
Oyuncaklar büyüklüklerine, yapıldıkları maddelere, hitap ettikleri yas gruplarına ve cinslere
göre daha çok çesitli sınıflandırmalar içinde sistemlestirilmeye çalısılmaktadır.
Yalnız su açıktır ki, oyun içinde oyuncağın oranı gittikçe artmaktadır ve çocuk sahibi herkes
de -hem kendileri çocuklarla daha fazla ilgilenmemek için, hem de çocukların gelisimleri içindurmadan
oyuncak almaktadırlar.
Çocukluk bir oynama dönemidir. Çocuk kendi eli, ayağı ile de oynayabilir, anne-babası ve
kardesleriyle de. Biraz büyüyünce arkadaslarıyla grup oyunları da oynayabilir. Ama
toplumsal gelismeler sonucu, çocuğun diğer çocuklarla bir arada bulunma ve oynama
imkânları giderek sınırlandırılmıstır. Onun için çocuk oyunlarında oyuncağın oranı giderek
artmakta, ona arkadas olarak oyuncak bebekler, oyuncak hayvanlar vs. verilmekte; annebabalar
çocuklarıyla daha az ilgilenmek için onları oyuncağa boğmaktadırlar. Toplumdaki
kisiyi yalnızlığa itme gelisimi o derece artmıstır ki, çocuk oyuncakları büyükleri de mesgul
ettiği gibi, ayrıca bir de yetiskin oyuncakları sanayii gelismektedir.
Öğretici oyunlar ve oyuncaklar
Son zamanlarda oyuncak alanında tehlikeli denilmese bile ihtiyatla karsılanması gereken bir
akım vardır. Oyun oynamanın devamlı öğretici bir tarafı olmalıdır fikri, oyun ve oyuncakları
giderek bir eğitim ve alıstırma aracı olarak görme eğilimini yaratıyor. Oyuncak endüstrisi
"eğitici -öğretici oyun ve oyuncaklar" üretimi üzerinde gelisiyor. Ama bu sekilde
yönlendirilmis oyuncakların çocuk gelisimi üzerindeki etkileri, çocuğun zorlanarak vakitsiz
zihnî, duygusal ve bedensel gelisimi, çocukların oyuncakları beğenip seçmeleri gibi hususlar
hiç düsünülmemektedir.
Đs hayatı dolayısıyla çocuklarını oldukça ihmal eden ve okul öncesi çocuk gelisimine önem
verilmesi propagandası altındaki anne - babalar, çocuklarını ihmal ettikleri, bir seyler
unuttukları gibi korku ve endiselere sürüklenmektedirler.
Çocukların öğretici oyuncaklarla daha iyi geliseceğini ümid eden anne ve babalar "en iyi, en
öğretici" diye tavsiye edilen oyuncakları incelemeden, düsünmeden satın almaktadırlar.
Çocuklar da -beğenmeseler bile- alınan bu oyuncaklarla oynamaya zorlanmakta; hattâ
çocuğun gelisim düzeyine dikkat etmeden, bu oyuncakların öğretmeyi amaçladıkları düzene
koyma, koordine etme, renkleri adlandırma, alt-üst kavramları ve sekil-renk karsılastırmaları
vs. yönünden oyuncaklarla mesgul olmaları için sıkıstırılmaktadırlar.
Kuskusuz burada anne-babalar iyi niyetlidirler. Ama bu zorlamaların çocuğun Öğrenmesine,
gelismesine yararı nedir ve bu davranıslar doğru mudur?
Oyun hürriyet içinde olmalıdır. Çocuk oyunda bağımsız olarak seçmelerde bulunmalı,
baslangıçtan sona kadar oyunun her asamasında kendisi karar verebilmelidir. Zorlanmadan,
kendi yeteneklerine ve hayalgücüne göre bir oyun kurmalıdır. Çocuk elbette öğrenecektir ama
sonunda hem öğrenmeden hem de oyundan tiksinebilir.
Allahtan, bu oyun biçimimde maskelenmis öğretim araçlarının çocuklar çabuk farkına varırlar
ve bunlardan kendilerince en uygun biçimde faydalanmaya çalısırlar. Bu durumda annebabalar
harcadıkları paralara bakarak sinirlenmemeli, çocuklara oyun öğretmeye ve baskı
yapmaya kalkmamalıdırlar.
Okul öncesi çağındaki çocuklar genellikle sistematik olmayan bir tarzda ve taklit yoluyla
öğrenirler. Taklit biçimi öğrenmede anne-baba ve yakın çevrenin -özellikle televizyonun- çok
büyük etkisi vardır. Mükemmel bir taklitçi olan çocuğun taklit çevresinin düzenlenmesi,
bugün de dünya eğitiminin en büyük sorunlarından biri olmakta devam etmektedir. Ama
çevre düzenlemesi ve oyuncaklar vasıtasıyla bu çağdaki öğrenme biçimi değistirilmektedir.
Çocuklar sistemli bir öğrenmeye zorlanmaktadırlar. Bunun olumlu ve olumsuz yönleri de
ayrıca tartısılmalıdır.
Đçgüdü kuvvetindeki bu oyun eğilimi, çocukluk döneminin en güçlü motivlerinden biridir. Her
sağlıklı çocuk okul öncesi ve okul çağında 25-30.000 saat oyun oynar. Ancak bu oyunlar
çocuğun dar çevresindeki esyalar ve olaylarla olduğu için, bu çevreyi düzenleme yetkisindeki
kisileri büyük sorumluluk altına koymaktadır. Bu çevreyi düzenlemede çocuk adına hiç bir
girisimde bulunmama veya bu tecrübesiz varlığı, anlasılması güç bir ortamda yardımsız ve
tesviksiz bırakma hiç de eğitsel değildir. Ama bunun tersi de, yâni çocuğa gerçek olarak
anlayamayacağı ve uygulayamayacağı, gelisim düzeyinin çok üstünde, gerçek mahiyetini çok
sonraları anlayıp uygulayacağı bilgileri oyun, oyuncak ve baska vasıtalarla zorla vermek de
eğitsel değildir.
Onun için çocuğun yakın çevresini düzenlemekle görevli anne - baba ve eğiticilerin
çocukların gelisimi, çocuk oyun ve oyuncakları, çocuklara yardım gibi konularda çok ihtiyatlı
olmaları gerekmektedir.
Anne - babalara düsen görevler
Günümüzde pek çok çocukta var olan oyun oynamama ve oynayamama gerçeği, annebabaları
bu konu üzerinde düsündürmelidir. Oyun oynamada çocukların ihtiyaç duydukları
sessizlik ve huzurdan çesitli malzemelere kadar binbir türlü istekleri karsılamalı, hattâ bazan
ona oyun oynama öğretilmelidir. Küçük çocukların oyunlarında anne-babaların yapmaları
gereken seyler söyle sıralanabilirler :
1. Küçük çocuklar için ev içinde bir oyun odası veya yeri ayrılmalıdır : Çocukların
oturma odasında, mutfakta, yatak odasında vs. oynamaları tehlikeli ve rahatsız edicidir.
Her misafir geldiğinde, yemek ve yatma vakitlerinde çocuk oyunlarının birden kesilmesi,
oyuncakların hısımla toplanması çocukları rahatsız eder. Çocuklar için de, bu kadar
kargasa arasında bir oyun düzeni kurmaya çalısmak, hele hele yetiskinlerin hareketleriyle
ve misafir yemek gibi vesilelerde oyun düzeninin sık sık bozulması, kötü bir seydir.
Bu nedenle yalnız çocukların oyunu için ayrılmıs, yetiskinlerin pek müdahale etmedikleri,
tehlikeli unsurlardan ayıklanmıs bir yer ayrılmaktadır. Bu is için evin en küçük, karanlık,
havasız odasının ayrılması yerine, tam tersine evin en büyük, aydınlık ve rahat odası
çocuklara oyun odası olarak ayrılmalı, hattâ bunun için fedakârlık da yapılmalıdır. 2. Çocukların çok oynamalarından rahatsız olmamalıdır : Küçük çocuklar günde 7-9 saat
oyun oynarlar. Bunun için onlara fırsat verilmeli ve rahatsız edilmemelidirler. Devamlı
çocuklarla ilgilenen, can sıkıcı seylerle çocukların büyük zamanlarını çalan ebeveynler
vardır. Çocuk hep oyun oynuyor, ilerde ciddî islerle uğrasmayacak, hep oyun düsünen bir
genç olacak diye kuskulanmaya gerek yoktur. Çünkü oyunda devamlılığı sağlayan, oyuna
kendini veren çocuk; burada, çalısmada sürekliliğin ve kendini yoğun olarak ise vermenin
temellerini atıyor demektir.
3. Çocuk oyunları gereksiz olarak kesilmemelidir : Eğer çocuklar bir oyuna dalmıs
gitmislerse rahat olalım. Biz kendimizi bir seye vermis çalısırken rahatsız edilmekten nasıl
hiç hoslanmazsak, çocuklar da oyundaki her aksaklığı, her katkı ve müdahaleyi, kesmeyi
hemen hissederler. Çocukların dikkati çok kolaya dağılır ve çok çabuk değisir. Eğer annebabalar
çesitli seyler dolayısıyla çocukların oyunlarını sık sık keserler ve çocukların oyuna
kendilerini vermelerini engellerlerse, çocukların oyunları da, isleri de, gelsimleri de
yüzeysel olur.
4. Çocuklar oyuncak yığını arasında oturup kalmamalıdırlar : Bugün çocukların eli
altında o kadar çok oyuncak ve oyun malzemesi vardır ki, çocuklar ne ile oynayacakları
hususunda bir karar verme güçlüğü çekerler ve hiç bir oyuncakta karar verip onun üzerine
bir oyun kuramazlar. Çok oyuncak arasında çocuk ruhsal olarak yorulur, hiç bir sey
yapmadan, mutsuz olarak oturur, kalır. Özellikle küçük çocuklar seçme eziyetinden
kurtarılmalıdırlar. Çocuklara kendi gelisim düzeylerine uygun ve gereği kadar oyuncak
alınmalıdır. Gereğinden fazla oyuncak ve oyun malzemesi daha iyi oyun demek değildir.
Tam tersine!.. Onun için gelisim düzeyinin üstünde veya altında, ise yarar - yaramaz bir
sürü oyuncaklarla çocuğun odasını doldurmak hiç de uygun değildir.
5. Çocuk oyunlarına gereksiz yerde müdahale edilmemelidir : Her çocuğun kendine göre
bir oyun temposu vardır. Kendi oyun kurgusunu kendisi gelistirir ve yetiskinler bu
kurguyu bastan sona tahmin edemezler. Çocukların çok yönlü ilgileri onlarda yeni oyun
ilhamları gelistirir ve çocuk, müdahale edilmezse kanıksayıncaya kadar oyun oynar.
Çocuklardan, gelisim düzeylerinin üstünde seyler istememelidir. Onun gelisim düzeyinin
çok ilerisindeki bir oyuncakla, tam o oyuncağın amaçladığı seylere göre oynamasını; bunu
basaramayınca da sabırsızca ikazlar ve tesvikler yapılması, çocukta bir tepki ve isteksizlik
doğurur. Çocuk özgürce oyun oynamalıdır. Turfanda gelisim sağlamak amacıyla yapılan
müdahalelerin hiçbir yararı yoktur; bilakis zararlıdır.
Bazı anne-baıbalar çocuklarına sürekli olarak, onların sormadıkları ve anlayamayacakları
bir seyler anlatmaktadırlar. Çocuklar sormadan onlara bilgi yağdırmak da doğru değildir.
Çocukları soru sormaya tesvik etmeli ve sorularına, onların anlayabilecekleri cevaplar
vermelidir.
6. Çocuklar kendi baslarına oyun oynamalıdırlar : Oyun sırasında, eğer çocuklar
istiyorlarsa veya çözüp halledemedikleri bir seyler varsa yardım etmelidir. Yoksa
durmadan öğüt vermek, çocuklara oyun öğretmeye kalkmak, kendisi oynayıp çocuklara
seyrettirmek doğru değildir. Anne-babalar, çocukların oyunlarını izlediklerini bile
hissettirmemelidirler. Çocuklar oyunlarının seyircisiz olmasını isteriler. Eğer anne-baba
çocuğu izliyor, çesitli yerlerde ikaz veya pohpohlama hareketlerinde bulunuyorlarsa
çocuklar bundan rahatsız olacaklar, ya da oyun bir gösteri biçimine girecektir. Çocuklara bu yastıklardan, tahtalardan ev yapılamayacağını ikaz etmek, evin
penceresinin, kapısının eksik olduğunu söylemek; çok mükemmel bir ev yapıp çocuğa
göstermek de sakıncalıdır. Çocuk oyunlarında her seyin mükemmel olması
beklenilmemeli, her yanlısa dikkat çekilmemelidir. Çocukları doğru oynamadıkları, iyi
yapmadıkları seklinde suçlamak, onlarda baskalarının kendilerinden daha güzel yaptıkları,
kendi çalısmalarından memnun olunmadığı duygusunu uyandırır. Bunun sonucunda çocuk
kendisini basarısız, beceriksiz olarak görmeye baslar. Artık kendine has bulusları olamaz,
oyunda aktiflikten pasifliğe geçer, bir seyirci olur. Anne-babasına ve diğer çocuklara oyun
oynamaları, resim yapmaları konusunda ricalarda bulunurlar. Bir bir seye cesaret
edemediklerinden, sonunda yalnız oyunda değil her yeni görev karsısında duraksar
kalırlar. Çocuğun sık sık "Ben bunu yapamam" demesi, anne-babalar için bir alarm isareti
olmalıdır ve çocuğa, onun oyunlarına karsı vaziyet alıslar düzeltilmelidir. Özellikle tek
çocuklu ailelerde anne-babalar çocuklarıyla gereğinden fazla ilgilenirler, her zaman onlar
üzerinde titrerler. Çok çocuklu aileler de tam aksi, çocuklarıyla hiç ilgilenmezler veya
çocuklara esit davranmazlar. Bu hususlarda dikkatli davranacak ve fedakârlık yapacaklar,
anne-babalardır.
7. Çocukların çalısmaları tarafsız olarak değerlendirilmelidir : Çocuklar çoğu kez
oyunlarının sonunda bir eser meydana getirirler. Bu eser kendilerini çok mutlu eder,
sevinç çığlıkları atarlar. Ama çalısmalarını baskalarının da değerlendirmesini isterler.
Anne-babalarına yaptıkları isi gösterirler, fikirlerini sorarlar. Anne-babaların buradaki
davranısları da önemlidir. Çocuğun çalısmasını harika bir sey olarak nitelemek, hiç bir sey
unutulmadığını, kendisinin simdiden yaman bir mimar, mühendis vs. olduğunu söylemek
seklindeki pohpohlamanın çocuk hemen farkına varır. Yaptığı seyin çok mükemmel
olmadığını kendisi de bildiği için, anne-babanın yalanı onda süphelenme ve güvensizlik
yaratır. Aslında çocuklar çok mükemmel elestirmenlerdir. Kendi çalısmalarını gereğinden
fazla övme de, yerme de onlar üzerinde olumsuz etki yapar. En iyisi tarafsız
değerlendirme yapmak, ılımlı övgülerde bulunmaktır.
8. Diğer çocuklarla ortak oyunlar oynamalarına yardım etmelidir : Küçük çocuklar
hayatlarının baslangıcında hiç de sosyal değildirler. Özellikle oyunlarda, yanyana ama
birbirleriyle iliski kurmadan, kendi dünyalarında oynarlar. Beraber oynamayı ise biraz
büyüyünce ve yetiskinlerin yardımıyla öğrenirler. Ama tek çocuklu ailelerde bu büyük bir
sorundur. Çocuk yasıtlarıyla nadiren bulusur. Ama hep anne-babayla iliskide bulunur.
Okula gidinceye kadar diğer çocuklarla sosyal iliskilere girmemis olan çocukların, okulda
diğer öğrencilerle anlasabilmeleri ve dostluklar kurmaları çok güç olacak; hattâ bu tüm
hayat boyunca devam edecektir.
Ama çocuklar küçük yaslardan birbirleriyle beraber oynamayı öğrenirler. Burada annebaba
ve okul öncesi eğitim kurumları ilgililerinin önemli rolleri vardır. Evlerde ve
anaokullarında çocuklar arası iliskiler kurmak ve ortaklasa oyunlar oynamalarını sağlamak
konusunda yetiskinlerin yardımları gerekir. Çünkü baslangıçta doğal olarak bazı güçlükler
çıkacaktır. Oyuncak, en büyük anlasmazlık konusudur. Herkes oyuncağa sahip olmak
lister, kavgalar çıkar, Çocuklar için kavga ne kadar kolaysa, barısmak da o kadar çabuk
olur. Çünkü çocuklarda birlikte oynama arzuları daha kuvvetlidir. Çocuklar, aralarındaki
anlasmazlıkları çözmeyi yavas yavas öğrenirler. Bu çözümde, yakın çevredeki
yetiskinlerin kendi aralarındaki ve çocuklarıyla kendi aralarındaki anlasmazlıkları nasıl
çözdükleri en önemli etken olmaktadır. Eğer, bu baskı ve kuvvet yoluyla oluyorsa
çocuklar da aralarında çıkan anlasmazlıkları bu yolla çözmekte; konusup anlasma ve ikna
yolu ile oluyorsa, çocuklar da bunu kullanmaktadırlar. 9 - Çocukların oyuncaklarına saygı göstermelidir : Büyükler nasıl kendi kitapları, plakları,
değerli esyaları üzerinde titrerlerse; çocuklar da oyuncaklarına karsı öylesine titiz
davranırlar. Oyuncaklar, çocukların malıdır. Anne-babalar çocuklara sormadan bu
oyuncakları atarlar veya baskalarına verirlerse bu, çocukta olumsuz etki yapar. Çocukların
oyuncaklarına ve onları kullanma biçimlerine saygı göstermelidir.
Kardesler arasında da oyuncak mübadelesi ve devri yapılmasında kırıcı olmadan
arabuluculuk yapmalı; büyük kardeslerin oyuncaklarını küçüklere vermelerini ve yakın
yastakilerin oyuncak değis-tokuslarını sağlamalıdır.
10 - Kız ve oğlan oyuncakları arasında fark gözetilmemelidir : Geleneksel toplumlarda,
kökü tarihin derinliklerine uzanan keskin bir rol bölümü vardır. Kadın ve erkek rolleri
birbirinden tamamen ayrıdır. Erkeğin kadın isleri yapması nasıl mizah konusu olmussa,
erkekçe davranıslar gösteren kadınlar da ayıplanmıstır.
Ama çağdas hayat sartları, aile ve meslek hayatında kadın-erkek ayrımını kaldırmıs, her
iki cins de aynı islerde yanyana çallısmaya baslamıslardır. Ev islerinde de aynı ortaklık
sürmekte, gerektiğinde erkekler çocuğa bakıp bulasık yıkamakta, kadınlar arabalarına
binip pazara gitmektedirler.
Bazı toplumlar, çocukları da bu rol ayrımına doğustan itibaren hazırlamaya baslarlar.
Elbise ve ayakkabıların renk ve sekillerinden oyuncaklara kadar her iki cinse de ayrı
muamele yaparlar. Kız çocukları sürekli kadın rolü oynar, oğlanlar da erkek. Hattâ bir
zaman sonra oyun grupları bile ayrılır.
Bu ayrım çağdas toplumlarda ister istemez ortadan kalkacaktır. Çocuklar büyüklerin
davranıslarını taklit edeceklerdir. Balbası küçük bebeğe bakan oğlan niçin saçlı bebeklerle
oynamasın? Kız çocuğu niçin annesi gibi taksilere özenmesin? Kendilerinin yasadıkları
gerçeğe rağmen, bazı aileler çocuklarını hâlâ kız-erkek rolleri oynamaya zorlarlarsa,
çatısma çıkar.
11. Çocukları, ortalığı toplayıp düzenlemeye alıstırmalıdır : Çocukların içinde yıkmak -
kırmak - dökmek arzusu da vardır ama, esasen düzen arzusu daha kuvvetlidir. Eğer
çocuğa yol gösterilirse ortalığı derileyip toplamayı, bazı seyleri söküp takmayı, tahta
bloklardan insaat vs. yapmayı daha çok severler. Çocuğun kırmayı, bozmayı öğrenmesine
ihtiyacı yoktur, ama yapmayı ve düzene koymayı öğrenmesi gerekmektedir. Bunun için de
anne-babalar çocuklarına bozulup yapılabilen oyuncaklar almalı, aksamları yatarken oyun
odlarını veya ev içindeki oyuncaklarını düzene koymayı öğretmelidirler.
Ama düzen duygusunun asırısının da çocukları sıkacağını, oyun ortamlarını istedikleri
gibi kuramadıklarında oyun heveslerini kaçıracağını unutmamak lâzımdır.
Oyuncak seçimi
Çocuklar için oyuncak alırken uyulması gereken bazı esaslar vardır. Bunlar da su sekilde
sırlanabilirler :
1 - Çocukların yası : Oyuncak genellikle belli bir çocuk için seçilmelidir. Çocuklar her yasta
değisik gelisiim düzeyi gösterirler. Gerçi bir yas grubundaki bütün çocuklar aynı gelisim düzeyini göstermezler. Çok atik veya yavas hareket edenler, sakin ve hayat dolu, güçlü - kaba
ve ince - çıtkırıldım, hassas - duygulu ve güçlü-iriyarı çocuklar aynı yas grubu içinde
bulunabilirler. Aynı yastaki çocuklar aynı ilgileri de duyacak değillerdir. Ama gene de yaslar,
asağı yukarı bir gelisim düzeylini gösterirler ve oyuncak alırken çocuğun yasma uygun
oyuncak almak gerekir. 6-7 yasındaki çocukların becerilerini gerektirecek bir oyuncağı iki
yasındaki ibir çocuğa vermek hiç de uygun değildir. Çocuklar bazı oyuncakları reddederler,
kesinlikle o oyuncakla oynamak istemezler veya istenilen biçimde oynamak istemezler. Bazı
oyuncakları da baslangıçta istedikleri halde, az sonra bu onlar için can sıkıcı bir oyuncak olur.
Çocukların bu oyuncaklarla oynamaları hususunda üstelememek gerekir. Yas gruplarına göre
çocukların ne tür oyuncaklarla oynayabilecekleri hususunda, ikinci yazımızda ayrıntılı bilgi
verilecektir.
2 - Oyuncaklar çocukların hayalgüçlerini gelistirici olmalıdır : Küçük çocukların oyunları
büyük oranda hayalgüçlerine dayanır. Hayalgücü ile çocuk bir oyuncaktan çok çesitli oyunlar
gelistirebildiği gibi, pek çok seyi de gene o güç sayesinde oyuncak haline getirir. Alınacak
oyuncak, çocuğun hayalgücünü gelistirip ona çesitli oyun imkânları sunan cinsten olmalıdır.
Özellikte son zamanlarda konusan, uyuyan, ağlayan bebekler, kurmalı veya çocukların pratik
çalısmalarına engel olup onları pasifliğe iten otomatik oyuncaklar çocukların fikir ve bulus
bolluğuna engel olur, daraltır, hiç olmazsa rahatsız edici bir etki yaparlar. Bu oyuncakların
birkaç çesit olarak yaptıkları monoton hareketler ve konusmalar, hayalgücünün onlara
yükleyeceği pek çok role engel olurlar. Sürekli gülen yüzlere sahip bir oyuncak, oyun içinde
çesitli üzüntülü durumlar geldiğinde vs. oyunun birliğini bozar. Ama sade yüzlü bir oyuncağa
çocuk her türlü ifadeyi yakıstırabilir.
3- Oyuncaklar çocuğun çevre deneyimlerine ve tecrübelerine uygun olmalıdır : Hiç trene
binmemis bir çocuğa tam otomatik tren oyuncağı alıp istasyon yönetim cihazlarının basına
oturtmak doğru mudur? Hiç çiftlik görmemis bir çocuğu da çiftlik kâhyası yapmak keza!
Evet, televizyonda çocuk her seyi görmektedir; kitaplarda, dergilerde, sinamalarda bütün
dünyanın yasayısını seyretmekte, öğrenmektedir. Ama oyun, görme ve okuma üzerine
kurulamaz. Çocuk oyunları, hayat tecrübeleri üzerine kurulur. Televizyon ve sinemada
gördükleri, dergi ve kitaplarda okudukları çocuklarda yüzeysel, geçici ve tehlikeli bazı
"taklit”lere yol açarlar. Çocuklar bunlardan kendi hayalgüçlerini kullanarak yeni oyunlara
geçemezler.
Özellikle karmasık oyuncaklar alınırken, çocukların hayat tecrübelerine uygunluğu da göz
önünde bulundurulmalıdır.
4 - Oyuncak yeni oyun kolaylıkları ve imkânları yaratmalıdır : Bir oyuncak ya kendiliiğinden
çok yönlü kullanmaya elverislidir, ya da belli bir oyuncak grubu içindeki yerini doldurur.
Çocuğun oyun kurabilmesi bakımından oyun odasındaki oyuncaklar arasında bir uyum olması
gerekir. El arabaları, insaat kütükleri ve diğer malzemeler, römorklu oyuncaklar, mobilyalar
vs. bir grubu; babek takımları, salıncaklar, ev âletleri oyuncakları vs. bir grubu; trenler,
demiryolları, taksiler, köprüler, trafik isaretleri vs., bir baska grubu olustururlar. Oyuncak
alımında çocuğun oyun kurma gruplarındaki yeri düsünülerek de bir seçme yapılmalıdır.
5- Oyuncağın yapıldığı madde : Eskiden oyuncaklar bezlerden, tahtadan, kâğıt ve
madenlerden yapılıyordu. Simdi ise plastik, sınırsız denilebilecek sekil ve renk alma yeteneği
ile oyuncak sanayiinde büyük bir değisiklik yapmıstır. Esas olarak iyi veya kötü madde yoktur, ancak bu maddelerden iyi veya kötü yapılmıs
oyuncaklar vardır. Ama gene de oyuncağın maddesine ve maddesinin kalitesine dikkat etmek
gerektir. Çok küçük çocuklara madenden yapılmıs sert veya tüylü pelüs oyuncaklar
verilmemelidir. Kâğıt türlerinden yapılan oyuncakların dayanabilme sınırları arastırılmalıdır.
Plastikte ise sekil ve renk çesitliliği kadar kalite çesitliliği de vardır. Çok sert, hemen
kırılabilir plastik de vardır; çok yumusak sıcaktan hemen eriyen plastik de vardır. Bezlerde,
ağaçlarda, madenlerde... her oyuncak malzemesinde kalite farkları vardır. Pahalı da olsa
sağlığa uygun, kullanıslı, ömürlü, iyi kalite seçilmelidir.
6- Oyuncakların büyüklükleri, sekilleri ve renkleri çocuk psikolojisine uygun olmalıdır :
Çocuklar canlı, çekici renkleri tercih ederler; gri bir top yerine kırmızı bir top gibi.. Ve
çocuklar kendilerini yoracak karmakarısık renkler yerine, birkaç renkte sade olarak boyanmıs
oyuncakları seçerler. Oyuncakların büyüklükleri de çocuk dünyasına uygun olmalıdır. Büyük
bir tahta demiryolu, büyük bir top, çok büyük ayı oyuncaklar, bebekler.. hem pahalıdır, hem
de çocukların her yere rahatça götürebilmelerine uygun değildir. Daha önemlisi çocuklar
oyuncakları rahaltça kavrayabilmeli, ona istedikleri gibi muamele edebilmelidirler.
Karikatürlestirilmis oyuncaklardan kaçınmalı, mümkün olduğu kadar gerçek hayatın
minyatürü oyuncaklar alınmalıdır.
Oyuncak çocukların hayalgüçlerini ve oyunlarını belirleyen en önemli etmenlerden biri
olduğu için, gerçeği pek saptırmamalıdır. Hayvanların komik bir biçimde oyuncaklastırılması
çocuklarda hayvanlar dünyası hakkında yanlıs görüsler meydana getirir. Asırı derecede
karmakarısık boyanmıs insaat malzemeleri yapı yapmayı güçlestirir. Oyuncakların sekilleri ve
renkleri çocukların hafızalarını, dikkatlerini yormayacak biçimde olmalıdır.
7- Oyuncağın oyun imkânları sunabilme kapasitesi : Oyuncaklar çok yönlü olmalıdır. Tek
taraflı oyuncaklar ne kadar büyük, güzel, sağlam vs. olsalar, bir oyuncak olarak verimsiz islev
görürler. Oyun sevinci, oyun basarısı biraz da oyun malzemelerinin bir araya gelerek bir oyun
olusturma niteliklerine, yâni oyun imkânlarına bağlıdır, insaat oyunlarında az malzeme oyun
sevincini gevsetir. Çocuğun elinde çok sayıda ve çesitli yapı malzemesi olmalıdır. Basit bir
çok bebek yerline, etrafında bir sürü oyun kurucu malzemesi olan tek bir bebek daha iyidir.
Çocuğun önüne seksen çesit boya koyup, eline bir kaç kâğıt vermek de doğru değildir. Boya
çesidi az da olsa olur ama çok miktarda kâğıt olmalıdır.
8- Oyuncağın yapısı ve isleyisi çocukların anlayacağı cinsten olmalıdır : Küçük çocuklarda
önüne geçilmez bir inceleme ve öğrenme hırsı vardır. Ellerine verilen her oyuncağı inceden
inceye kontrol eder ve anlayamazlarsa tahrip ederler. Aslında oyuncakların teknik bağlantıları
çocuklar için dıs modelden daha önemlidir. Dıs görünüs çocuğun çok kısa bir süre ilgisiini
çeker, ondan sonra çocuk oyuncağın isleyisini anlamaya çalısır. Onun için mekanizma
çocuklar için karısık olmamalı, gözle görülebilir, anlasılabilir olmalıdır. Đsleyisi çok karısık,
anlasılamamıs olan oyuncak çocuk tarafından ne yapılıp sökülecek veya kırılacaktır. Bunlara
gücü yetmiyorsa ilgisi azalacak ve hattâ onu sevmeyecektir. Ancak teknik bağlantıları dafha
önceden anlamıs olan çocuklar, bu tür oyuncaklarla kırmadan seve seve oynarlar.
9 - Dayanıklılık : Bazı oyuncaklar güzeldir ama ince zayıf taraflarından kırılıverirler. Burada
çocuk suçsuzdur ama, gene de üzülür. Oyuncağın -kırılmasa bile- hızla eskimesi, çocukla
oyuncak arasındaki sürekli iliskiye engel olur. Çocuğa verilen oyuncaklar dayanıklı
olmalıdırlar. 10- Güvenlik : Çocuk düse kalka büyür. Çocukların günlük çevresi bir çok keskin kenar ve
köselerle doludur, çocuk her an bir seye takılarak düsebilir; kapıda, dolaplarda, çekmecelerde
parmakları kısılabilir. Ne zaman ne olacağı bilinmez. Her tehlikeye karsı asırı önlemler almak
da doğru değildir, fakat ciddî tehlikelere de engel olunmalıdır.
Bu husus çevre açısından olduğu gibi, oyuncaklar açısından da gözetilmelidir. Özellikle
tehlikeyi tanımayan ve ondan sakınmayan bebeklerin oyuncaklarının yapım ve seçimlerinde
buna dikkat edilmdlidir. Evde küçük bebekler varsa, oradaki büyük çocukların oyuncaklarına
bile dikkat edillmelidir.
Ayrıca her yastaki çocuğun belli bir tecrübesi, tehlikelere karsı vaziyet almada belli bir
tutumları vardır. Bir testere, bir çekiç, bir sıcak ütü her yastaki çocuklara verilmez. Oyuncak
yaparken, satarken ve bunlarla oynarken çocukların güvenliği konusu üreticiler, anne-babalar
ve bakıcılarla imalatçıların üzerinde duracakları en önemli konulardan biridir. Bu hususta bazı
ülkeler, yasalarla belirlenmis güvenlik önlemleri koymaktadırlar.
11- Fiyat : Esasen her fiyata iyi oyuncak vardır ama oyuncağın psiko-pedagojik yönlerinden
ve kalitesinden anlamak gerekir. Oyuncağın fiyatı kalitesine, oyun imkânları yaratma
kapasitesine ve dayanıklılığına göre belirlenmelidir. Ucuz ve yukardaki nitelikleri olmayan
oyuncakların bir değeri olmadığı gibi, çok pahalı ve çocuğun seviyesinin, kullanımının
Üzerindeki oyuncakların da değeri yoktur. Oyuncak seçiminde bu hususun da göz önüne
alınması gerekir.
KAYNAKLAR:
Arbeitsausshuss Gute Spielzeug: "Gutes Spielzeug von A - 2", Ravensburg 1974.
Aytaç, Prof, Dr. Kemal : "Avrupa Eğilim Tarihi", DTCF yay. Ankara 1980. (2. baskı)
Aytaç, Prof. Dr. Kemal : "Çağdas Eğitim Akımları", DTCF yay. Ankara 1976.
Berktin, C. T.: "Çocuk ve Oyun", Okul Öncesi Eğitimi, X/15 (1978), s.14-15
Bloomington, Dr. B.: "Okul Öncesi eğitiminde oyun üzerine en son bilimsel arastırmalar",
Okul Öncesi Eğitimi V/5 (1973), s.16-18
Bade. U.-G. Otto: "Yaratıcılık Eğitimi", Braunschweig 1979
Colemen, J, S.: "Learning through Games", Bruner, J. S. vd: "Play - It's Role in
Development and Evolution" 1976, s. 460-463
Cömert, Sadettin: "Oyun ve Rantlar", Đstanbul 1979
Evrim, S.: "Rol Sorununa Giris", Đstanbul 1972
Gündüz, Yusuf; "Çocuk gelisiminde oyunun yararları". Okul Öncesi Eğitimi VIII/11 (1976),
s. 13-17
Jacob, J. Piene: "Hayvan yavruları nasıl oynar?", Bilim ve Teknik, X/109 (1976), s.19-23
Kantarcıoğlu, Selçuk: "Ana Okullarında Metod ve Öğrenim", Đstanbul 1978
Özgür, Đ. N. : "Bugünün Anaokulları", Đstanbul y.y. (3. baskı)
Samurçay, Doç. Dr. Neriman: "Okul-öncesi Çocuklarında Grafik Faaliyetin Gelisimi", DTCF
yay. Ankara 1975
Scheuerl, Hans : "Zur Begrifsbestimmung von 'Spiel' und 'Spielen'", Zeitschrift für
Padagogik, XXI/3 (1975), s.341-345
Scheuerl, Prof. Dr. H.: "Beitrage zur Theorie des Spiels", Frankfurt 1964
Scheuerl, Prof. Dr, H. : "Das Spiel", Frankfurt 1965
Sel, Ruhi: "Anaokulunda Oyun", Ankara 1976 (3. baskı)
Sükan, Zafer vd.: “Okulöncesi Eğitimi El Kitabı", Đstanbul 1978
yapma, adam tutuklama vs. her hareket çocukların ellerinde oyuna vs oyuncağa kursunlar. Eski defterleri ve cep takvimlerini, kurdela ve ipileri, boncukları, fermuarları verin oyun ve öğrenme sıkı sıkıya birbirine bağlanır, çocuk her hata ve yanlısında tepki görürse;

Bursaspora başarılar

Bursaspora başarılar
bursaspora başarılar diler

İzleyiciler

Hot Wheels Colour Shifters Creatures

Hot Wheels Colour Shifters Creatures
Hot Wheels Renk Değiştiren Arabalar serisinin 4 renge dönüşeni

Elele ES-555 ES-505

Elele ES-555 ES-505
Elele Şubat Kampanyası

Türkiye Oy Veriyor!

Türkiye Oy Veriyor!
Türkiye Oy Veriyor!

Pilsan Zıp Zıp Sesli Hoppala

Pilsan Zıp Zıp Sesli Hoppala
Pilsan hoppala da kampanya

Kolayoyuncak sevgililer günü kampanyası

Kolayoyuncak sevgililer günü kampanyası
sevgililer gününde sevgilinize alacağınız mükemmel hediyeler burada

Yeni Yılınız Kutlu Olsun

Yeni Yılınız Kutlu Olsun
Yeni Yılınız Kutlu Olsun

Monopoly Türkiye

Türkiye Oy Veriyor!

Türkiye’nin Monopoly’si için hazırlıklar başladı; bu yepyeni Monopoly’yi memleketin her köşesinden şehirlerimiz süsleyecek.
Ay yıldızlı bayrağımızı taşıyacak bu özel oyunu, oylarıyla Türkiye şekillendirecek.

Şimdi desteğinizi gösterme zamanı. Kolayca üye olup hemen oy vermeye başlayabilir; doğduğunuz, büyüdüğünüz, sevdiğiniz şehri Monopoly Türkiye’de yer alacak 22 şehir arasına sokabilirsiniz.

28 Şubat’a dek sürecek bu çetin mücadelede her oy altın değerinde.
Bir yandan şehrinizi üst sıralara taşırken bir yandan da Monopoly Türkiye’ye herkesten önce sahip olacak 100 kişiden biri olma şansınızı artıracaksınız.

Haydi Türkiye, 28 Şubat’a kadar her gün oy ver, Türkiye’nin Monopoly’sinde hangi şehirlerin yer alacağına sen karar ver!

Aralık Fırsat Reyonu

Asioyun

Ekim-kasım

Ekim-kasım
Ekim-Kasım Kampanyası

Ramazan Bayramı

Ramazan Bayramı
Ramazan Bayramı

Ramazan

Ramazan
Ramazan

Ağustos Kampanya Afişi

Eylül Ayı Okul kampanyası

Eylül Ayı Okul kampanyası
Kolayoyuncak Eylül

Kolayoyuncak